Servet sahibi Menzil şeyhi böyle dedi: Lüks ve şatafattan uzak durun
Menzil Cemaati’nden lüks ve şatafatın gözler önüne serildiği görüntüler gelirken, Abdulbaki Elhüseyni’nin ölümü sonrası 3 oğlu arasındaki taht kavgası devam ediyor. Milyarlarca liralık holdinge dönüşen cemaatten gelen son videoda dikkat çeken ifadeler yer aldı.
Taht kavgasındaki 3 isimden biri olan Muhammed Saki Elhüseyni, cemaate dikkat çeken bir çağrı yaptı. Cemaatin sosyal medya hesabından Serhendi Vakfı Türkiye Sorumlusu Şemseddin Bektaşoğlu aracılığı ile soruları yanıtlayan Menzil şeyhi, “Lüks ve şatafattan uzak durun” dedi.
Elhüseyni, “Sosyal medyada şeyhler ve aileleri hakkında dedikodu yapılmaktadır. Kasıtlı haberler yapılıp algı operasyonları yönetilmektedir. Bilhassa dünyevileşme öne çıkarılmaktadır. Bu tür ithamlara mahal vermemek adına ne tavsiyeleriniz olur?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Birincisi azami derecede ihlaslı olmak sosyal medya paylaşımlarında gösterişten uzak durmak ve haset damarını tahrik etmemek, ikincisi iktisat ve kanaat hasretler riayet etmek lüks ve şatafattan uzak durmak ve buna dair paylaşımları yapmamak, üçüncüsü mala yani Gıybet ve bühtan içeren paylaşımlardan kaçınmak dördüncüsü fitne zamanında kendimizi korumaya gayret etmek ateşe odun taşımamak, beşincisi de sosyal medyanın esiri olmamak yani onu biz kontrol etmeliyiz. Aksi takdirde ömrümüzü israf etmiş oluruz.”
“ARAMIZDA İHTİLAF VAR”
Menzil Şeyhi Elhüseyni, kardeşleriyle arasındaki taht kavgası ile ilgili konuşurken, aralarında özellikle cemaatin malları ile ilgili anlaşmazlık olduğunu kabul etti. Elhüseyni konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Bazı sıkıntılarımızın olduğu gerçektir. Biz diyoruz ki ümmetten para toplanarak inşa edilen gayrimenkuller, sosyal yardım amaçlı dernek ve yardım kuruluşları, müesseseler vakıftır, ümmetin malıdır… Vakıflara devredilmesi gerekir. Emanet olarak şahıslar ve şirketler üzerinde kalmamalıdır.
Başka bir ifadeyle biz dedik ki, ümmet malına sahip çıksın, muhafaza etsin ve onları maksadına matuf olarak yönetsin. İşte bu konuda kardeşler arasında tam bir mutabakat sağlanamadı. Aksine görüşler var. Ümmetin şartlı bağışlarının tayininde aramızda ihtilaf vardır. “