Putin’in beşinci dönem yemin töreni bugün yapılıyor
5 mins read

Putin’in beşinci dönem yemin töreni bugün yapılıyor

Muhtemelen bu yolu artık gözü kapalı da yürüyebilir.

Vladimir Putin bugün beşinci kez Kremlin Sarayı’ndan Aziz Andrev Taht Salonu’na gidecek. Kalabalık bir davetli grubunun önünde altı yıllık yeni bir dönem için Rusya’nın devlet başkanı olarak yemin edecek.

Bu rota tanıdık olabilir ancak Putin’in Mayıs 2000’deki ilk yemin töreninden bu yana çok şey değişti.

İlk yemin töreninde Putin, “demokrasiyi koruma ve geliştirme” ve “Rusya’ya sahip çıkma” sözü vermişti.

O ilk törenden yirmi dört yıl sonra Rusya lideri, Ukrayna’ya savaş açmış durumda ve ordusu ağır kayıplar veriyor.

Putin, ülkesinde demokrasiyi geliştirmek yerine de demokratik hakları kısıtladı. Kendisini eleştirenleri hapse attı, yetkileri üzerindeki tüm kontrol mekanizmalarını kaldırdı.

Vladimir Putin’in son seçim zaferini öngörmek güç değildi. Ama peki ya bundan sonrası?

Ukrayna cephe hattına gönderecek asker bulmakta zorlanırken, Rus güçleri ise cephede ele geçirilen Batılı tankları sergiliyor.

Eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Fiona Hill, “Putin artık kendisini Büyük Vladimir, bir Rus çarı olarak görüyor” yorumunu yapıyor:

“Başkanlığın ilk iki dönemini hatırlarsak, o zamanlar Putin için oldukça olumlu bir değerlendirme yapacağımızı düşünüyorum.

“Ülkeyi siyasi açıdan istikrara kavuşturmuş, yeniden borç ödeyebilir hale getirmişti. Rusya ekonomisi tarihinin en iyi dönemini geçiriyordu.”

Fiona Hill’e göre, 10 yıl önce Kırım’ın ilhakı ile başlayan ve Ukrayna’daki savaşa uzanan süreçte Putin, çarpıcı biçimde değişti.

Hill, “Bir pragmatistken, emperyalist oldu.” diyor.

Vladimir Putin’in ilk iktidara gelmesinden bu yana Amerika’da beş başkan değişti.

Yaklaşık çeyrek asırdır Rusya’yı yöneten Putin kesinlikle ülke tarihinde iz bıraktı.

“Brejnevizm”, “Gorbaçovizm” veya “Yeltsinizm” ülke tarihine bu kadar damga vurmadı.

Ama Putinizm kesinlikle farklı bir yerde.

Carnegie Eurasia Rusya Merkezi’nden araştırmacı Andrey Koleşnikov, “Tarihimizde bir -izm daha var: Stalinizm” hatırlatmasını yapıyor ve iki lideri karşılaştırmasına şöyle devam ediyor:

“Putinizmin, Stalinizmin bir başka biçimi olduğunu söyleyebilirim. Putin (eski Sovyet diktatörü) Stalin ile benzer hareket ediyor. Gücü, tıpkı Stalin’in yaptığı gibi elinde topladı.

“Siyasi baskıyı farklı şekillerde kullanıyor ve tıpkı Stalin gibi o da ölene kadar iktidarda kalmak istiyor”

Batı için zor olan, her geçen gün daha fazla otoriterleşen ve Rusya’yı nükleer silahlara sahip modern bir çar olarak yönetme kararlılığında olan bir liderle nasıl başa çıkacağı sorusudur.

“Nükleer silahlar konusunda yapabileceğimiz çok şey var” diyen Fiona Hill devam ediyor:

“Çin, Hindistan ve Japonya gibi bazı ülkeler, Putin Ukrayna’da nükleer silah kullanma tehdidini dile getirdiğinde olağanüstü derecede tedirgin oldular. Bu spekülatif ve çılgın açıklamaları engellemek için uluslararası bir mekanizma oluşturarak Rusya’ya baskı uygulayabiliriz.”

“Bu mekanizma, pek çok açıdan haydut bir lider haline gelmiş Vladimir Putin ile nasıl başa çıkabileceğimize dair de bir model olabilir. Onun bu tür çıkışlarına engel olacak, kısıtlayıcı bir ortam yaratmamız gerekiyor.”

Devlet verilerine göre Vladimir Putin, Mart ayında yapılan başkanlık seçimlerinde oyların %87’sinden fazlasını aldı.

Ancak birçoklarının ne özgür ne de adil olarak gördüğü seçimde karşısına ciddi bir rakip de çıkamadı.

Peki Rus halkı, Joseph Stalin’den bu yana en uzun süre hizmet veren Rusya liderine nasıl bakıyor?

Bunu öğrenmek için Moskova’ya 110 km uzaklıktaki Kaşira kasabasına gidiyorum. Burada Putin’in devasa bir duvar resmi, bir apartman bloğunun tamamını kaplıyor.

Yol kenarında çiçek satan emekli Valentina, “Onu seviyorum” diyor:

“Putin’in düşüncüleri iyi ve halk için çok şey yapıyor. Evet doğru, emekli maaşlarımız yüksek değil. Ama her şeyi tek seferde düzeltemez.”

Valentina’ya “Yaklaşık 25 yıldır iktidarda” diyorum.

Valentina, “Fakat [Putin giderse] bundan sonra kimin geleceğini bilmiyoruz” diye yanıtlıyor.

Devasa duvar resminin önünden geçen Victoria, “Rusya’da hepimizin aynı şekilde düşünmesi bekleniyor” diyor:

“Putin’e karşı bir şey söylersem, kocam, ‘Bir daha onu eleştirirsen senden boşanırım!’ diyor. Ona delice bir sevgi duyuyor. Eğer Putin olmasaydı buradaki hayatın 1990’lardaki kadar zor olacağını düşünüyor.”

Yoldan geçen bir başka kişi olan Alexander’a da Putin hakkında ne düşündüğünü sorduğumda şöyle yanıt veriyor: “Şu anda fikir belirtmek tehlikeli olabilir. Yorum yok”

Burada konuştuğum insanların çoğu artık, Putin’in dev duvar portresini fark etmeden onun yanından geçtiklerini söylüyor.

Bu görüntüye alışkınlar.

Tıpkı Rusya’yı tek bir adamın yönetmesine alıştıkları ve Kremlin’de yakın zamanda bir değişim beklentisi olmadığı gibi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir