Erdoğan’ın ‘Çemberi tamamlamak üzereyiz’ sözlerinin şifreleri… Türkiye’nin Irak planı ne?
SERCAN DİNÇ / milliyet.comtr – Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı… TSK, Suriye’nin kuzeyinde bugüne kadar 4 operasyon düzenledi.
Terör örgütlerine yönelik başarılı operasyonlar devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından dikkat çeken mesajlar verdi.
“Terörle mücadeleyi, sınırlarımız içinde ve dışında, önümüze çıkan engellere aldırmadan kararlılıkla devam ettiriyoruz.” diyen Erdoğan, “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. İnşallah bu yaz Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Suriye sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma irademiz bakidir. Daha önceki harekâtlarımızla bir kısmını zaten tesis ettiğimiz bu koridordaki boşlukları yeni adımlarla doldurmakta kararlıyız. Bölgedeki herkesi kendilerine de açıkça söylediğimiz bu güvenlik stratejimize saygılı olmaya davet ediyoruz. Aksi takdirde ortaya çıkacak gerilimlerin sebebi kendileri olacaktır.” dedi.
“Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuracağı bir teröristanla dize getireceğini düşünenlere yeni kâbuslar yaşatacak hazırlıklarımız var.” diyen Erdoğan, “Ülkemizin ve milletimizin terörle mücadele hususundaki kararlığını hâlâ anlayamamış olanlara bu gerçeği kabul ettirene kadar şartları zorlamaktan geri durmayacağız.” açıklamasını yaptı.
TÜRKİYE’NİN DİPLOMASİ TRAFİĞİ: BUNLARIN EMARELERİNİ GÖRÜYORUZ
Irak’ta kritik temasların ardından bölgede Suriye gibi güvenli bölge mi kurulacak? Bu kez hedef neresi? ’30-40 km’lik derinlikteki güvenlik koridoru’nun önemi nedir?
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, milliyet.com.tr’den Sercan Dinç’e değerlendirmelerde bulundu;
Nisan ayında sayın Erdoğan Irak’a gidecek. Daha öncesinde MİT Başkanımız, Milli Savunma Bakanımız, Dışişleri Bakanımız Iraklı ve bölgesel muhataplarıyla çok önemli görüşmeler gerçekleştirdiler, müzakereler yaptılar. Onlardan da Türkiye’ye çok önemli ziyaretler gerçekleşti. Bu ziyaretlerin askeri anlamda sonuçları ne olacak? Bunların emarelerini görüyoruz.
Örneğin; Irak Merkezi Hükümeti’ne bağlı bir takım askeri güçlerin çok uzun yıllardan sonra ilk defa bölgede varlık gösterdiklerini, üs bölgeleri oluşturduklarını görüyoruz. Bir diğer tarafıyla, Barzani’ye bağlı Peşmergelerin PKK ile çatıştıklarını görüyoruz. Özellikle şehit verdiğimiz Matin Dağı’nın güneydoğusundaki Sergele Boğazı bölgesinde…
Bu anlamda bölgesel yönetime bağlı güvenlik kuvvetlerine bağlı yapılarla bir iş birliği çemberin daraltılmasına dair bir takım önemli soru işaretleri ortaya koyabilir.
ABDULLAH AĞAR, GARA’YA DİKKAT ÇEKTİ
Bir diğer tarafıyla da Türkiye’nin askeri etkisi… Türkiye bir şekilde vadinin Türkiye tarafında yer alan dağlık alanlardaki terörle mücadelesini yüzde 95 seviyesini tamamladı. Bundan sonraki süreçlerde duruma bağlı olmak üzere karşı tarafa atlayabilir. Karşı tarafta ne duruyor? Gara duruyor.
30-40 KM’LİK ALANIN ÖNEMİ
PKK’nın elindeki demografik kozu, topografik kozu… İstismar etmiş olduğu bu iki temel gerçekliği elinden almadan biz terörle 40 sene mücadele ettik. Bir 140 sene daha mücadele etmek zorunda kalabiliriz. Mesele temel de evet, hava harekatları son derece önemi yüksek. SİHA’ların operasyonları çok yüksek, saha operasyonları çok yüksek ama mesele temelde kara harekatının konusu.
PKK’NIN ORALARDAN ÇIKARTILMASI GEREKİR
Yani Kürt sosyolojisinin konuşlandığı, özellikle Barış Pınarı Harekatı’nın doğusundaki alanlar ve Ayn El-Arap başta olmak üzere PKK’nın oralardan Barış Pınarı Harekatı sınırlarında yapılan anlaşmaların temel kriterlerini de göz önünde bulundurarak ve yeni gerçekliklerle birlikte PKK’nın oralardan çıkartılması gerekir. Çıkartıldığı takdirde sorunu büyük ölçüde çözeceğimize inanıyorum. O yüzde 30-40 km’lik şerit büyük bir değer taşıyor.
SON DERECE ÖNEMLİ BİR ALAN
Sadece bir güvenlik kuşağı değil orası. Aynı zamanda PKK’nın istismar etmiş olduğu demografik tabanın, kavramsal tabanın ve topografik tabanın elinden alınması açısından ve Türkiye’nin müttefikleriyle güveni inşa etmesi açısından son derece önemli bir alan olarak önümüzde duruyor.